Community Reviews

Rating(3.9 / 5.0, 100 votes)
5 stars
31(31%)
4 stars
27(27%)
3 stars
42(42%)
2 stars
0(0%)
1 stars
0(0%)
100 reviews
April 17,2025
... Show More

Her ne kadar ‘deneme’ dese de, kitabın işsiz bir blog kullanıcısı tarafından yazılmış uzun bir ‘denenmiş’ yazı olduğu hissini, okurken üzerimden atamadığım gibi ‘Koku’ gibi bir kitabı da aynı kişinin yazdığına inanamıyorum,
gerçi kitabı okumamış ancak filmine hayran olsam da, ki kurgusal farklılık yok baktığım kadarıyla.

Konunun geliş kısmında, bahsi geçen Sokrates, Platon gibi düşünürleri, devamında Baudelaire, Goethe, Wild, Mozart (eğer eseri yanlış araştırmamışsam), Novalis, Kleist gibi sanatçıları temalar üzerinde örneklendirdiğinde, iyi veya kötü yönde ‘yorum’u var. Netine net bir araştırma, tezvari bir şey beklemiyorum elbette bu tarz kitapları gördüğümde ancak denemeden beklentim de böyle 'şımarık' değil, içerik olarak.

Adamın aşk ve ölüm, aşkın ölümü ve ölüm aşkı veya herhangi başka bir kombinasyonuna karşı düşündüğü neredeyse her şeye zıttım. Aşkın ilahi yani erdemli veya bilgelik, bir de ciddi olanında kanaati var gibi. Ancak beni çileden çıkaran nokta şu oldu: bir yazarın ait olduğu toplumun dini ögeleriyle alaycı olmasını aşırıya kaçmadığı sürece mazur görebilirim (çünkü geneli öyle :D), burada da aynı durum vardı ancak bnm olayım bu değil; Süskind, İsa'dan bahsederken (Lazarus’un dirilişi) ondan -anlaşılabilir olan iktidar düşkünü demesinin yanında- böyle pislik herifin teki gibi anlatıyor, İncil’den aktarırken dalga geçiyor, İsa’nın ‘propaganda’sı ve kötücül istismarından bahsediyor. Üstelik karşılaştırma yaptığı mit ozanı Orpheus’u da göklere, ta olimposun arşına kadar yüceltirken. E sevgili Süskind, sen İsa'yı veya Orpheus’u (veya yazarları) bana böyle öznel aktararak senin yaptığın ne?

İster blogger olsun ister araştırmacı, ister yazar, ‘yazan’ kişiden net tarafsızlık beklemesem de bir propaganda hissiyatı uyandırmasın, işin içine “yorum” katmasın isterim, araştırdığı şeyin elemanlarına yönelik, hele ki bu kitap gibi bir ‘tez konusu’ misali ise (eğer kitap salt veya dolaylı yoldan eleştiri, kara mizah, felsefik vesaire gibi bir eser değilse ya da işte bilmem ne imgesi üzerinden din ve falancayı irdelemiyorsa fln fln). Süskind resmen bir yerden sonra kendi kendinin gazına gelip verip veriştirmiş. Ve bu bir İsa'dan değil. Böyle olmaması gerekir, olması gereken, ikisinin de minimum subjektiflikle, bahsini etmeye çalıştığı aşk ve ölüm çizgisinde irdelenme yalnızca.

Ayrıca Lazarus’un diriltilmesinde aşk nerede, göremedim ben?

Bir diğer konu örneklerin eksikliği, yani mitte Eros’u kullanmasını anlıyorum da Afrodit’e, Hermaphrodite’e ne oldu, onlar da aşkla ilişkili birebir. Öte yandan neden sadece iki-üç düşünür var. Çerçeveye uzaktan baktın, antik yunan ve daha da eskisi yunan mitinden başlarken en çok Almanya’da takılıp şöyle de bi Avrupa turu yapıyoruz, Doğu’yu ben bizzat es geçtim zaten. Madem öyle, sadece Yunan düşünür ve yazarlardan yola çıkılarak oluşturulabilirdi.

En başta verdiği üç örnek çiftin de saçmalığı, giriş için saçmalığı daha doğrusu. Ki bu örnekler, konunun ötekisi olan ‘ölüm’e bağlanmamıştı bile, kitabın sonuna dahi iliştirilmemişti. Mesela burada, çiftlere ve aşklarına yönelik kendi düşüncelerini son derece makul ve kabul edilebilir buluyorum çünkü kendi deneyimi.


Bir takım istatistiki verilere dayandır demiyorum, ama bir şey anlatıyor tarihten misal (le petita mort), sen buna kalkıp ‘... gibi bir zırva’ diyorsan, mutlak doğruya inanmayan ben onun mutlaklığını isterim senden; kime göre, neye göre?  Eğer bana bunu verseydi, verdiklerine kani olayım olmayım, bunun dayandırıldığı yerin ‘sen olmadığı’nı bilirdim.

Şimdi kalkıp Platon’unki, Goethe'ininki de kendi fikri diyecekler vardır, elbette öyle, ancak kitabı yazan kişi örneklerinden sonra kendi mantık, gözlem, tecrübe, fikir, analiz, deney veya örneklem varsayımlarını aktarabilir, ya da tüm bu prosedürlerini bana aktararak yazarsan, o anlattığın, örneklediğinin üzerine yaptığın ‘kişisel yorum’dan çıkar; üslub çok önemli. Ha felsefe veya deney yapıyorsan, iş başka, Yunan mitine girmeye ne gerek var? Sonuç çıkartmıyorsan, diyalektik kurmuyorsan, olguyu eleştiriyorsan, bana ne senin ne düşündüğünden.


Şimdi öznele inelim istiyorum çünkü:
Girişte, “Neden insanlık tarihinde meme, vajina ve fallus kültü vardır da, dışkı kültü yoktur?” (sf.12) demiş, ben de aklıma gelen ilk isimle ‘Bukowski var?’ demiştim (çoğaltılabilir). İşin güzel yani yorumu yazdıktan sonra, not aldığım ‘bahsi geçen kitaplar’a bakarken buraya tekrar denk geldim ve ‘dur lan’ deyip “dışkı kültü” diye arattım google’da. Karşıma bir inceleme çıktı, üstelik Türk (!); Ahmet Sarı’nın kısa bir inceleme kitabı var: “Alman Edebiyatında Dışkı Kültü”. Muazzam.

Ve devam ediyorum buradan hareketle.
Hemen bir sonraki sayfada diyor ki:
“Çok özel bir şey olduğuna inandığımız aşkı tartışmak istediğimizde, birisinin bize aşkın sindirim sistemine olduğu kadar meddücezre de hükmeden evrensel bir temel ilkeyi temsil ettiğini söylemesi pek işimize yaramaz. Ölümün, amiplerden tutun da Pegasus takımyıldızındaki bir kara deliğe kadar etki eden termodinamik bir olgu olduğunu söylemekle aynı kapıya çıkar bu - kaldı ki bununla da hiçbir şey söylemiş olmaz. Aşkın da fiziksel ve kimyasal, mekanik ve vejetatif veçheleri vardır elbette-…” (sf.13)
Aldığım not şu: ‘Ama bu yönüyle kullanılanlar melankolik tınıda metafizik şiir ortaya çıkıyor?’ olmuş. Gerçekten, o halde metafizikçi, avangard radikal romantikçi vd. edebiyatların hepsi ölsün zaten.

‘Bahsi geçen yazarlar’dan bir örnek: Kleist.
“Kleist, intiharı aklına koymuşken kaleme aldığı son mektuplarında yaşama sevinci ve şehvani duygularla dolup taşmaktadır adeta. Aylardır, kendisiyle birlikte ölmeyi göze alacak bir kadın arayışındadır. Nihayetinde, coşkuyla bu rolü üstlenecek kadar hasta, depresif ve aptal bir kadın bulmuştur; önemsiz bir memurun karısıdır -kadının yaşamının, silahla vurularak zirve yapacak kadar vasat, kederli, frijit ve dini yanılsamalarla dolu olduğunu düşünmek bile istemeyiz!” (sf.37)
Kaba tabiriyle adam Kleist’e bok atıyor, okumuş fln beğenmemiş resmen adamın hayatını, aşkını, bak hayat felsefesini değil, onu da bize aktarmaya çalışıyor, höh! Yani hiç kimse, bana bunun bir ‘edebiyatçı’ tarafından yazılmış ‘deneme’de olabileceğini kabul ettiremez.

Konusu açılmışken aşk için kendini öldürenler adına (Genç Werther'in Acıları, Anna Karenina, Madam Bovary, Effi Briest):
“…onları anlayabiliriz… Ama bu duygudaş anlayışımızın son bulduğu, ilgimizin solduğu ve yerini açık bir tiksinmeye bıraktığı bir nokta da vardır: O nokta… aşkın en yüce ve en saf biçimini, yani tam ifasını ölümde bulduğu andır.” (sf.35, 36) ifadesi var.
İsteyene de diğer hepsi için de böyle alıntılar verebilirim.

Yazar için bu saydıklarımın hepsi ‘öznel’ bir yorum, soyut da olsa nesnel hiçbir dayanak yok burada. Bir şeyi ‘yaşamadan’ da yorumlayabilirsin, yorumlamalısın, ancak işin içine kendi fikrini sokmayacaksın. Her savın başına ‘bence’ ekleseniz hiçbir şey kaybetmez veya kazanmazsınız. ‘Bence’ burada ‘gizli zarf’…
Yani ne bir çerçeve, ne bir yol, ne de bir objektiflik var. Dağınık, ilişkisiz ve yetersiz. Profesyonellik mesele değil. İnceleme, tez, makale ve adını bilmediğim diğer ‘ciddili’ yazım teknikleri beklemedim.
Ve lütfen, ‘İsa’yla dalga geçti, sevdiğim yazarlara gömdü, kafalar uyuşmuyor’ diye sevmedim gibi bir eblehliğe düşmeyin, yeterince iyi izah ettiğimi düşünüyorum.


Denemenin denemesini yazdım. Ya da sadece çelişiyorumdur belki. Belki şöyle bir dönüp bakınca, bu yorumun da başına ‘bence’ getirebiliriz.
Getirebilir miyiz?

Seni hep Koku’n ile bilmek isterdim Süskind
esenlikle
iko
April 17,2025
... Show More
#كتاب_كل_يوم (7)
عن الحب والموت، باتريك زوسكيند

اشتهر زوسكيند برواية العطر التي كُيفت على نحو ناجح إلى فيلم.. لكننا نتعرف في هذا الكتاب على زوسكيند الباحث الأدبي، فالكتاب يناقش مفهوم الحب وعلاقته بالموت على شكل بحث في الموروث الأدبي الأوروبي.
لن تخرج من هذا النص ب"ما هو الحب؟" لكنك ستعرف بالتأكيد ما ليس حبا.
لغة الترجمة جيدة وسلسة.
للتحميل:
http://www.8gharb.com/كتاب-عن-الحب-وا...
April 17,2025
... Show More
Daha çok mitoloji ve edebi örnekler üzerinden aşk ile ölümün ilişkisini anlatmaya çalışmış. Ben daha fazla fikir görmeyi beklemiştim, daha fazla yakıcı cümle istemiştim; duyguların ortasındayım diyebilirim.
April 17,2025
... Show More
"الحب الحقيقي يجعل فكرة الموت مألوفة، خفيفة وليس فيها ما يفزع، يصبح الموت موضوع موازنة بسيطًا، يصبح الثمن الذي يقبل المرء بدفعه لقاء أشياء كثيرة."
April 17,2025
... Show More
أولا شكرا للطفية الدليمي على المقدمة الجميلة التي لو لم تكن موجودة لألقيت بالكتاب من النافذة
April 17,2025
... Show More
UFAK BİR SIR: Oldum olası sevmem bu Deneme'leri. Okumak için kendimi zorlamalıymışım gibi hissettirir, görünüşte azıcık olan sayfalar elimde, dilimde, beynimde büyür de büyür.

UFAK BİR GERÇEK: Süskind usta ile böyle bi' sorun yaşamadım, lakin kitabı da hakkıyla yaşatamadım. (bence!)

BİR TERCÜME: Daimon. Eski Yunanca; Doğa üstü bir güç.

GEREKSİZ BİR BİLGİ: Bu (okuduğum) Süskind ustanın Türkçe'ye kazandırılmış son eseriydi, bitti.

SPOILER: Kitap mitoloji ile alakalı.

BİR OYUN: GOD OF WAR.

BİR İKİ İSİM: TRISTREM AND YSONDE, Tristram ok Ísodd / Tristan ve Isolde.

BİR RESSAM: John William Waterhouse.

BİR AN: Bazen eve giderken dik bir yokuştan çıkıyor, çamurlu bir tarladan geçiyorum. Bir cadde ve iki ara sokaktan. Kestirme olması için sapılan bir kurak çölden, yeşil ışığı bekleme derdi olmayan şu meşhur yıldızlardan, belki biraz okyanustan, mükemmel bir bilemedin iki şarkıdan.

ALAKASIZ BİR ŞARKI: Şurada. (Hayır, resmen nokta atışı!)

BİR ANI: Merhaba, az önce deneme okumanın bünyemde nasıl etkilere yol açtığını görmüş oldunuz.

DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEYİ: Bakış açısı.

Birilerine göre bu dünyanın en güzel yazısı, sana göre en kötüsü. Benim için en saçma, onun için en mantıklısı.
Bu gece kahvelerimizi hayatı güzel kılan şarkılara, Süskind'e ve onun güzel bakış açısına içelim.

UFAK BİR HATIRLATMA: Su Türk Kahvesinden önce içilir.

BİR DİLEK: İyi geceler.
April 17,2025
... Show More
واورفيوس الذي كان يتعذب على نحوٍ مضاعف، بمنعه من الالتفات ولشعوره بانه خُدع منذ البداية، قاوم طويلاً وبصورة مدهشة. يقول فرجيل، إنه كان واقفاً فوق عتبة النور ،أي في موضع ٍآمن ينتمي لعالم الأحياء، عندما فقد السيطرة على نفسه. من المحتمل أنه لم يعد يتوقع أبداً أن يراها وراءه. كان بمقدوره أن يتعايش مع خدعة من طرف الأرباب ، وأن ينقذ نفسه بالغضب وأفكار الإنتقام.إلا إنه التفت الآن، ولدهشته بل وانزعاجه كانت يوريديس هناك حقاً، على مسافة خطوتين لا أكثر، ولكنها لازالت وراء الحدود، ففقدها نتيجة خطئه الذاتي. مرتاعة مثله، نظرت إليه بشجن لا نهائي مثله، ولكن دون لوم، وهمست بصوت يكاد لا يُسمع "كن بخير" وغرقت في العالم السفلي إلى الأبد.
April 17,2025
... Show More
On Love and Death

كتيب صغير لباتريك زوسكيند عن الحب والموت، فلسفته جميلة.
April 17,2025
... Show More
فجأة وبعد قراءة هذه القصة تذكرت كل قصص الحب التي عشتها وعاشها غيري أو شاهدتها في الأفلام أو في القصص التي قرأتها وكيف أنها جميعا تتفتت كما تتفتت الصخرة عندما تستمر الامواج بالارتطام بها. بعد سنين لن نجد الصخرة؟
إذا ماذا نفعل? هل نعيش بدون حب؟

هذا الكتاب سيعطيك نبذة عما سيكون لو جاء الحب.


ان ما يقوله القديس آوغستينوس عن الزمن يسري بالدرجة نفسها على الحب. كلما قللنا تفكيرنا به ، تبدى لنا اكثر بداهة، ولكن حالما نمعن التفكير فيه، نغوص في مطبخ الشيطان. وما يؤكد هذا الوضع الغريب حقيقة أن الإنسان كفنان منذ فجر التاريخ الحضاري والإنسان كشاعر منذ عهود أورفيوس لم تشغله سوى موضوعات معدودة مثل انشغاله بموضوع الحب وبهذا الإصرار. فالشعراء كما هو معروف لا يكتبون ما يعرفونه حق المعرفة،بل عما لا يعرفونه حق المعرفة، وهذا لأسباب هم ايضا لا يعرفونها حق المعرفة، ولكنهم بكل تأكيد يريدون معرفتها حق المعرفة. إن حالة عدم المعرفة أو حالة (أنا ل�� أعرف ما يعنيه هذا) هي الحافز الأساسي الذي دفعهم للإمساك بالقلم أو الريشة أو القيثارة. الغضب والحزن وفيض العاطفة والمال تأتي كلها بالدرجة الثانية. لو كان الوضع مغايرا لما وجدت قصائد وروايات ومسرحيات بل تصريحات فقط.

‎يبدو أن ثمة غموضا يلازم الحب، شيئا لا يتمكن الإنسان من معرفته بدقة، مثلما لا يستطيع شرحه إلا بصورة قاصرة. غير أن هذا يسري بطبيعة الحال على الأنفجار العظيم والتنبؤ بالأحوال الجوية لا يحركان لدى الشعراء وجمهورهم مثلما يفعل ابسط ما يتصل بالحب. وبناء على ذلك هناك ما يلازم الحب اكثر من مجرد الغموض. من الجلي ان كل إنسان ينظر إلى الحب باعتباره مسألة شخصية خاصة وأهم مسائل وجوده، الوحد ان خبير فيزياء الفضاء نفسه عند بحثه عن شريكة حياته لا يولي كبير اهتمام بنظرية نشوء الكون، ناهيك عندالناس الطقس

هاينريش فون كلايست درامي الماني كرس حياته لدراسة الرياضيات والفلسفة والفيزياء. كان رجلا طموحا للغاية بيد انه لم يكن واثقا منافسه وتعرضت مسرحياته إلى اخفاق شديد زاد من وطأتها احتقار غوته له، وغالبا ما كانت حالة الكآبة الشديدة تدفعه الى نوبات من الإغماء . إعتقد أن ما من شيء في الكون يخفف عجز الإنسان المأساوي عن رؤية الحقيقة إلا الثقة المطلقة والحب المطلق، غادر الحياة منتحراً عام ١٨١١

إن الحب والعشق تلازمهما كمية معتبرة من الغباء، لذلك أوصي على هذا الصعيد بقراءة رسائل الحب الشخصية، بمسافة زمنية من عشرين الى ثلاثين سنة. ستغمر وجه الواحد منا حمرة الخجل نظرا للركام الموثق من الحماقة والكبرياء والعنجهية والغرور: المضمون مبتذل والأسلوب ركيك. ويكاد المرء لا يستوعب، كيف لإنسان، ولو كان متوسط الذكاء، أن ينتابه هراء من المشاعر والأفكار من هذا القبيل وأن يدونه. هذا ممكن طبعا، إذا كان المرء طيبا، ولنقل ساذجا، يستحق العطف، ومثير للشفقة. ومع ذلك يجدر بنا الكلام عن غباء مرحلي يمر به المرء بسبب الحب. من المعروف ان النقاش عقلانيا مع عاشق أمر غير وارد، لا سيما في موضوع عشقه.
الحب البالغ حد التولّه يدفعنا الى الحافات الموغلة في التطرف على صعيدي الشعور والسلوك. ربما الحب بطبيعته حالة من اللاتوازن التخريبي وربما حتى غير الصحي!!
حبي يشبه الحمى التي تتوق دوما
لذلك الذي يتعهد المرض بالرعاية لوقت طويل
يقتات على ذلك الذي يطيل أمد المرض
الرغبة المرضية غير الواثقة من قدرتها على الإشباع ( من شعر شكسبير)

كيف يمكن لما يتسبب في غبائنا وخشونة قدراتنا أن نحسه كسعادة لا مثيل لها، ونسميه جالب السعادة كذلك؟
أليس الحب في نهاية المطاف لا أكثر من مرض، ليس من النوع الخفيف، بل من أشدّها شناعة؟ أم تراه سمّاً، تحدد درجة الجرعة ما إذا كان تأثيره مباركا أو مدمراً؟ أنجدنا يا سقراط بحكمتك

تمنى لابن الخالة العزيزة أن يطلبها الرب الى جواره قريباً "إلى ذلك العالم الآخر الأفضل، حيث سيمكننا جميعا مع حب الملائكه أن نضم قلوبنا إلى بعضها بعضا- وداعاً "

وما دمت لم تستوعب بعد
مقولة مُت وصِرْ
فستبقى ضيفاً باهتاً
على هذه الأرض القائمة
April 17,2025
... Show More
لطيف ومربك
أعجبتني بعض أمثلة الكتاب وبعض فقراته
Leave a Review
You must be logged in to rate and post a review. Register an account to get started.