Community Reviews

Rating(4.1 / 5.0, 100 votes)
5 stars
34(34%)
4 stars
38(38%)
3 stars
28(28%)
2 stars
0(0%)
1 stars
0(0%)
100 reviews
April 26,2025
... Show More
Funny, silly, absurd, and romantic. Simply a romp. I had so much fun reading it and spent half the time chuckling to myself. Loved it.
April 26,2025
... Show More
4.5 stars

Tom Robbins captures my mind and imagination in his quirky, eccentric, bizarre, and outlandish story of a Princess and her love interest.

I actually went to the dictionary to look up the word : Quirky. "Quirky" means lovable because of your faults, not in spite of them.

The perfect word for this story.

Tom Robbins is in a class all his own. His humor is closely related to Carl Hiassen, Tim Dorsey, John Kennedy Toole in his classic buffoonery, "A Confederacy of Dunces." (By the way, is my favorite novel of all times) and William Goldman's, The Princess Bride.

It took me a long time to read this novel. I wanted to savor each and every word; every sentences is a story within itself.

I think Still Life with Woodpecker, is a possible love it or hate it kind of read. I am definitely in the "LOVE it" circle.







April 26,2025
... Show More
My hippy housemate turned me on to Tom Robbins and I thought this novel was one of the coolest things ever. Now I have no more interest in his writing than in Ayn Rand.
April 26,2025
... Show More
Tom Robbins is the kind of misogynist who will say, “What do you mean I hate women? I WORSHIP women” when what he means is that he likes to have sex with hot women and if they don’t want to have sex with him, or if they don’t want the same kind of sex as him, or if they express an opinion or desire that doesn’t align with his own, then they’re sick with the woke mind virus.

He’s really popular with the hippie/liberal set, but I actually think he’s conservative, i.e., wokeness is ruining sex for straight men, people are responsible for their own oppression, abortion is capitalist, birth control is destroying love, etc etc. Somewhere in my brain, I have the makings of an essay on the Tom Robbins to Joe Rogan pipeline.

Adding this to my case file for why men shouldn’t be allowed to write women characters.

In short, I hated this book.
April 26,2025
... Show More
"‘Özgürlük kanunsuz hâle getirilince sadece kanun kaçakları özgür olacak.’ Bu, Anacortes'de görülmüş bir duvar yazısıdır ve ben bu lafa âşığım."

Ben de aşığım! Bu lafa değil belki ama, genel olarak, birisine ve birçok şeylere aşığım. Ve diyorum ki aşk üzerine yazılmış en harika şeydi bu okuduğum!

Tom Robbins'in bu pek ünlü, Remington SL3'ünden çıkma romanı nicedir aklımdaydı zaten, kısmet bir İstanbul-İzmir arasında okuyup bitirmekteymiş. Saçma sapan ilişkilerin yaşandığı, saçma sapan bir çağda aşk ve özgürlük üzerine yazılmış bir roman -ki bu saçma sapan zaman kesinlikle günümüz değil. Daha öncesi. Ama günümüz olsaydı daha da saçma sapan olabilirdi.

Bir prensese aşık olan bir bombacı var bu modern aşk masalında, garip mi garip iki karakter var; ve bunlar birbirleri için her şeyi yapmaya hazırlar. Bir yandan aşkı yaşamaya çalışırken bir yandan aşk, sevgi, özgürlük, devrim gibi kavramları acımasızca sorgulamaktalar.

Yazarın söyleyecek o kadar çok sözü ve her yerde o kadar çok gözü var ki! Fakat yine de bunlar söylerken hiçbir sıkkınlık ve bıkkınlık yaratmıyor bünyede. Zira -Remington'ı sağolsun- kelimelere, hecelere o kadar hâkim ki. Ağaçkakan'ın Leigh-Cheri'yle oynadığı gibi onlarla -ve bizle- oynuyor.

Herkesin okuması gereken (ama herkesin seveceğinden şüphe duyduğum) harikulade bir roman.

"Aşkı kalıcı kılmayı kim biliyor?

1. Aşka semtin en güzel pastanesine çikolatalı pasta almaya gittiğinizi, eğer kalırsa, pastanın yansını yiyebileceğini söyleyin. Aşk gitmeyip kalacaktır.

2. Aşka ondan bir yadigâr istediğinizi söyleyip saçından bir lüle alın. Saçı ucuzcu bir mağazadan alınmış, üç tarafında yin/yang sembolleri olan bir tütsü aletinde yakın. Yüzünüzü güneybatıya dönün. Yanan saçın üzerine eğilip inandırıcı biçimde egzotik bir dilde hızlı hızlı konuşun. Yanmış saçın küllerim alıp yüzünüze bıyık çizmek için kullanın. Aşkı bulun. Ona yeni biri olduğunuzu söyleyin. Aşk gitmeyip kalacaktır.

3. Aşkı gece yarısı uyandırın. Ona dünyada yangın çıktığını söyleyin. Hızla yatak odasının penceresine koşun ve pencereden dışarı işeyin. Rahat bir edayla yatağa geri dönün, aşkı her şeyin yoluna gireceği konusunda temin edin. Uykuya dalın. Sabah uyandığınızda aşkı yanınızda bulacaksınız."


Yorumu bitiremiyorum!

Şurada bir de, aşkın simyasını o kadar güzel açıklamış ki! Denememek ayıp olacaktır:

"“İki insan tanışıp birbirine âşık olunca ani bir büyü dalgası yaşanır. Büyü o zaman doğal olarak mevcuttur. Daha fazlasını üretmeye çalışmadan, bu bedava büyü ile beslenme eğilimi gösteririz. Bir gün uyanır, büyünün kaybolduğunu görürüz. Onu geri getirmek için debeleniriz ama genellikle artık çok geç kalınmıştır, hepsini tüketmişizdir. Yapmamız gereken, ta baştan itibaren ilave büyü üretmek için delice çalışmaktır. Bu zor iştir, Özellikle de gereksiz ya da aşırı göründüğünde, ama bunu yapmayı hatırlayabilirsek aşkı kalıcı kılma şansımızı büyük ölçüde artırırız.”

Daha çok alıntım var! Neyse.
April 26,2025
... Show More
More a series of philosophical musings than a novel, this is still a great book, and very funny. If you like quirky, offbeat "fiction", you'll enjoy this. If you want a book with lots of plot or non-stop action, look elsewhere.
April 26,2025
... Show More

Tom Robbins'i bir dönem ne çok sevdim. Sonra yavan gelmeye başladı ama müthiş hayalciliği ve derinliği beni hep kendisine hayran bırakmaya devam etti... Ağaçkakan da bu minvalde benim için çok özeldir..
April 26,2025
... Show More
Tom Robbins'in espri ve eğlence anlayışını hatta çılgın satıraralarını bildiğim için asla "Parfümün Dansı" beklentisiyle okumadım.

İlk 50 sahife, n  kapıyı tutup, içerisinin nasıl olduğunu anlatıp, bir türlü ortama sokmayan sıkıcı bir hâli vardı. Bu sebepten " yazar müsade ederse kitaba giriş yapacağım" yazmıştım. "Onun tarzı zaten bu" diyenler var ama bazen öyküye bu dili yedirmek zor oluyor ve okuyucu sıkılabiliyor. Sanırım bu kısımlarda verdiğim 3 yıldız ilerleyen kısımlarda da, kendini yükseltemedi.n

Kitapta çok kültürlülük üzerinden bir anlatım var. Yine inceden laf sokmalar, inanışlara küçük dokunuşlar, detaylar üzerinden uzayan diyaloglar, büyük markaların ve sektörlerin yaptığı yanlışları güncel mizah diliyle göze sokmalar, her zaman olduğu gibi Robins kitabını okunur kılan en büyük özellikler.

Bazı diyaloglar ve kara mizahı sindirmek için, kitabı bir süre bırakıp, halıya, duvara, tavana bakmak gerekebiliyor. Bu sebepten de kitap sanki bir defa daha okunabilirmiş gibi bir his oluşturuyor.
Tom Robbins'in Kara Mizah yapıyor denilse de ucu felsefeye ve sosyolojiye uzanan sorgulamalarına cevap arıyormuş gibi bir sinir harbi de mevcut.. Bir kaçını yazayım...


n  n    "Yegane ciddi soru, zamanın bir başlangıcı ve sonu olup olmadığıdır." n  n(A.Camus'a atıf var)

n  n    "Aşk'ı kalıcı yapmayı kim biliyor?
Bana bunun yanıtını verin, ben de size kendinizi öldürüp öldürmeyeceğinizi söyleyeyim.
Bana bunun yanıtını verin, ben de zamanın başlangıcı ve sonu konusunda içinizi rahatlatayım.
Bana bunun yanıtını verin, ben de size Ay'ın amacını açıklayayım."

"Mükemmel aşkı yaratmak yerine mükemmel aşık aramakla vakit kaybediyoruz."

"Kral krepinin üzerine pekmez döktü. Arzunun beyin k��vrımlarını doldurması misali pekmez de krepin içindeki oyukları doldurdu."

"Eşitlik farklı şeylere farklı gözle bakmak değil, eşitlik farklı şeylere aynı gözle bakmak"

"Akıllı ve zeki olmaya çalışırken, kalpsiz ve duygusuz kalmak, işte bütün hikayemiz bu.

"Yaşadığın çağın seni kurban etmesine izin verme. Bizi çökertecek olan, yaşadığımız dönem olmadığı gibi, toplum da değil. Suçu topluma atarsan o zaman çözümü toplumda ararsın. Tıpkı Çevre Şenliği'ndeki zavallı ruh hastaları gibi. Günümüzde bireyleri ahlaki sorumluluktan aklayıp onlara toplumsal koşulların kurbanları muamelesi yapma eğilimi var. Bunu yersen bedelini ruhunla ödersin. Kadınları kısıtlayanlar erkekler değil, eşcinselleri kısıtlayanlar heteroseksüeller değil, siyahları kısıtlayanlar beyazlar değil. İnsanları kısıtlayan, kişilik eksikliği. İnsanları kısıtlayan, kendi filmlerini yönetmek bir yana, o filmde başrol oynayacak büzüğe ya da düş gücüne bile sahip olmamaları."

"..Eğer bireyler de develer gibi iç kaynaklarını mükemmelleştirirlerse, gücü içimizde bulundurursak o zaman herhangi bir çorak araziyi görece rahat geçer, kurak ortamlarda dışarıya bağımlı olmadan hayatta kalmayı başarabiliriz.."

"Sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?" diye sordu Leigh-Cheri. "Sanmam. Domates kelimesinin kökenini düşünüyordum."
n  
n
April 26,2025
... Show More
Το δεύτερο βιβλίο του εκπληκτικού Ρόμπινς που διαβάζω και παρόλο που το "Άρωμα του Ονείρου" για μένα ήταν πολύ πιο απολαυστικό, σαγηνευτικό, αστείο, κυνικό και αξιομνημόνευτο, "Ο τρυποκάρυδος" μοιράζεται πολλά από αυτά τα χαρίσματα.
Δύσκολο να περιγράψει κανείς είτε τη γραφή είτε τις ιστορίες του Ρόμπινς σε κάποιον που δεν τις έχει γευτεί ποτέ. Ένα απρόσμενο κράμα ρομαντισμού και κυνισμού, ρεαλισμού και φαντασίας, φιλοσοφίας και σάτιρας, παράδοξου και τετριμμένου... Το σίγουρο είναι ότι είναι κάτι το μοναδικό!
Όπως και στο "Άρωμα του ονείρου" υπήρξαν δεκάδες προτάσεις -ή ακόμα και παράγραφοι- γραμμένοι με τέτοια μαεστρία που είναι αδύνατο να αντισταθείς στον πειρασμό να τις υπογραμμίσεις, αντιγράψεις ή χαράξεις κάπου. Ήρωες ευφάνταστοι και καλοδουλεμένοι,βγαλμένοι από παραμύθι αλλά και κάποτε κάποτε από την πόρτα του διπλανού σου σπιτιού.Καταστάσεις ξεκαρδιστικές και ακραίες, με πλήθος συμβολισμών που ορισμένες φορές είναι τόσο δύσκολο να τους εντοπίσεις που δεν συνειδητοποιείς καν ότι βρίσκονται εκεί.
"Ο τρυποκάρυδος" είναι μια ελεγεία στον έρωτα, τον παράνομο και τον ολοκληρωτικό, μια παράξενη ωδή στη ζωή, την παραβατικότητα και στα... τσιγάρα Καμελ.
Απόλαυσα την ανάγνωσή του όπως ο Τρυποκάρυδος απολαμβάνει το κόκκινο χρώμα των μαλλιών. Μου έλειψε όμως αυτό το απροσδιόριστο "κάτι" που είχε το Άρωμα του Ονείρου, αυτό που σε έκανε να νιώθεις ότι διαβάζοντάς το γινόσουν κοινωνός σε μια μυσταγωγία.
Το σίγουρο είναι ότι ανυπομονώ να διαβάσω και άλλα βιβλία του και να μεταφερθώ στον αλλόκοτο κόσμο του συγγραφέα.
April 26,2025
... Show More
Who knows how to make love stay? (#1 is a Valentine's Day tradition for my parents.)

1. Tell love you are going to Junior’s Deli on Flatbush Avenue in Brooklyn to pick up a cheesecake, and if love stays, it can have half. It will stay.

2. Tell love you want a momento of it and obtain a lock of its hair. Burn the hair in a dime-store incense burner with yin/yang symbols on three sides. Face southwest. Talk fast over the burning hair in a convincingly exotic language. Remove the ashes of the burnt hair and use them to paint a mustache on your face. Find love. Tell it you are someone new. It will stay.

3. Wake love up in the middle of the night. Tell it the world is on fire. Dash to the bedroom window and pee out of it. Casually return to bed and assure love that everything is going to be all right. Fall asleep. Love will be there in the morning.

April 26,2025
... Show More
Υποσχέθηκα σήμερα το πρωί ότι αν μέχρι τα μεσάνυχτα απόψε διαβάσω λιγότερο από 10 σελίδες το παρατάω. Διάβασα 0. . . .

Δεν μπορώ να πω, προσπάθησα. Και στο πλοίο το πήρα, και στο κρεβάτι το πήρα, και στο βεσέ το πήρα, αλλά που να πάρει· 5 μέρες 106 σελίδες, που ισούται με 21,2 σελίδες την ημέρα, άρα 13 ημέρες χρειάζομαι για να το τελειώσω· άρα αν συνεχίσω θα το τελειώσω στις 23 του μήνα, και το θέμα είναι ότι έχω 3 βιβλία να διαβάσω για το Halloween και αυτό το βιβλίο στέκεται εμπόδιο.

Ίσως να φταίει η χρονική στιγμή, ίσως να φταίει το ότι πιέζω ψυχαναγκαστικά τον εαυτό μου να το τελειώσει, πάντως δεν μπορώ, σταματώ εδώ.
Είναι το πρώτο βιβλίο που κάνω dnf από το 2014 τότε που παράτησα το άθλια βαρετό βιβλίο του Νταλί Hidden Faces, που ουδεμία σχέση με σουρεαλισμό είχε.

Θα βαθμολογήσω ό,τι διάβασα και σε συνδυασμό με το αδιάβαστο θα βγάλω μέσο όρο όταν το ολοκληρώσω. Η βαθμολογία είναι 2 αστεράκια και καλά του είναι διότι μεταφράζεται "it was okay".

Είναι μια (έκπτωτη) νυμφομανής? (μου φάνηκε) πριγκίπισσα με δυο γονείς καρικατούρες. Η μάνα παντελώς ηλίθια και η προσποιητή γαλλο-μεξικανο-γερμανο-ισπανική προφορά της μου 'σπασε τα νεύρα ειδικά εκείνο το "Oh-oh, spaghetti- o." που το ‘λεγε όποτε άνοιγε το στόμα της. Ο δε πατέρας είναι ένα χαρτόμουτρο με καρδιακό πρόβλημα.
Όσο αφορά τον Τρυποκάρυδο είναι ένας γλοιώδης γυμνοσάλιαγκας που την πέφτει στην πριγκίπισσα, ο οποίος το χιούμορ του το έχει, αλλά πολλές φορές είναι γλοιώδες σαν του Τζιμ Κάρεϊ. Και αυτή η μανία να κάνει μεταφορές και παρομοιώσεις x4 με ξεπερνά. Μου φάνηκε ότι έφτιαχνε όσες πιο πολλές παρομοιώσεις μπορούσε για να γίνει το διήγημα του μυθιστόρημα.

Και όπως λέει και ο BookTuber Better Than Food: Book Reviews, “Life is way too short to read bullshit”, so συγγνώμη δεν έδεσε το γλυκό με μένα, προσπάθησα να ξεπεράσω το βαρετό πρώτο μισό και να δω εκείνο το πιο ενδιαφέρον δεύτερο ή τρίτο, αλλά δεν. . .

Μην αποθαρρυνθείτε από την κριτική μου, εμένα μπορεί να μη μου άρεσε (όσο διάβασα) εσάς μπορεί όμως να σας καταπλήξει. Θετικά-αρνητικά, θα δείξει.
April 26,2025
... Show More
Δεν μπόρεσα να το διαβάσω. Μαλλον ισχύει "ή που θα λατρέψεις τον συγγραφέα ή που θα τον μισήσεις".
Leave a Review
You must be logged in to rate and post a review. Register an account to get started.