...
Show More
Merhaba, ben geldim. Uzun yollar yürüdüm de geldim, Dante ile öte dünyanın sayısız dairesini yürüdüm, yürüye yürüye cehennemin en dışından arafa vardım, günahlarımız bir bir silindi, yolun sonunda cennete vardık. Uzun, çok uzun bir yolculuktu - ama ne yolculuk!
İlahi Komedya'yı burada anlatmak şüphesiz imkansız, bu kitabı genel olarak anlatmak mümkün mü onu da bilmiyorum gerçi. Batı edebiyatının kurucu metinlerinden biri kendisi malum, sayısız kez incelenmiş, sökülmüş yeniden yapılmış, didiklenmiş bir metin. Ben de zaten okuduğum kitaplarda sürekli olarak kendisine verilen referansları artık daha iyi anlamak istediğim için cesaret edip okudum. Buraya bir küçük not düşeyim: mevzubahis 700 sayfalık bir şiir olunca, elbette çeviri meselesi büyük önem kazanıyor. Bizdeki yaygın kabul ödül de almış olan Rekin Teksoy çevirisinden okumak, ben de vaktiyle ona biraz göz gezdirmiştim. Yakın zamanda Alfa'dan çıkan Seçkin Erdi çevirisini tercih etme sebebim hem bu yeni çeviriye bir şans vermek, hem bu çevirinin orijinal İtalyanca metnin 18, 19 ve 20. yüzyıllardan üç ayrı İngilizce çeviriyle kelime kelime karşılaştırılarak hazırlanmış olması, hem de William Blake'in meşhur resimlerinin bu baskıda ilgili bölümlere yerleştirilmiş olması idi. Ben tercihimden memnun kaldım ama tabii Rekin Teksoy çevirisi de başka bir deneyim, farkındayım.
Dediğim gibi, anlatmak çok zor; hissetmek, deneyimlemek lazım bu metni. Homeros, Vergilius ve Ovidius'un metinleri kadar büyük ve onlara sırtını yaslayarak yükselen bir şiir bu. Özellikle Cehennem'in dokuz dairesini dolaşırken ortaya koyduğu siyasi alegoriler, yedi ölümcül günahın izinde Araf'ı gezerken sunduğu evrensel perspektif, Cennet bölümünde Papalık makamına yaptığı eleştirilerin hepsi zamanının çok ötesinde, çok şaşırtıcı, çok büyüleyici.
Bir de tabii ünlü Beatrice ile -özellikle Cennet bölümünde- yakından tanışmak ve Dante'nin herbiri birbirinden lezzetli kelimeleriyle hemhal olmak pek tarifsiz bir deneyimdi. Anlatıp duruyorum ama sözcük bu işte aslında: tarifsiz. Kendini hazır hisseden her okurun yolu buraya çıksın dilerim.
Bu uzun yolculuğun sonundaki vaziyetimi de yine Dante tariflesin madem: "Ölmedim, ama diri de değilim." :)
İlahi Komedya'yı burada anlatmak şüphesiz imkansız, bu kitabı genel olarak anlatmak mümkün mü onu da bilmiyorum gerçi. Batı edebiyatının kurucu metinlerinden biri kendisi malum, sayısız kez incelenmiş, sökülmüş yeniden yapılmış, didiklenmiş bir metin. Ben de zaten okuduğum kitaplarda sürekli olarak kendisine verilen referansları artık daha iyi anlamak istediğim için cesaret edip okudum. Buraya bir küçük not düşeyim: mevzubahis 700 sayfalık bir şiir olunca, elbette çeviri meselesi büyük önem kazanıyor. Bizdeki yaygın kabul ödül de almış olan Rekin Teksoy çevirisinden okumak, ben de vaktiyle ona biraz göz gezdirmiştim. Yakın zamanda Alfa'dan çıkan Seçkin Erdi çevirisini tercih etme sebebim hem bu yeni çeviriye bir şans vermek, hem bu çevirinin orijinal İtalyanca metnin 18, 19 ve 20. yüzyıllardan üç ayrı İngilizce çeviriyle kelime kelime karşılaştırılarak hazırlanmış olması, hem de William Blake'in meşhur resimlerinin bu baskıda ilgili bölümlere yerleştirilmiş olması idi. Ben tercihimden memnun kaldım ama tabii Rekin Teksoy çevirisi de başka bir deneyim, farkındayım.
Dediğim gibi, anlatmak çok zor; hissetmek, deneyimlemek lazım bu metni. Homeros, Vergilius ve Ovidius'un metinleri kadar büyük ve onlara sırtını yaslayarak yükselen bir şiir bu. Özellikle Cehennem'in dokuz dairesini dolaşırken ortaya koyduğu siyasi alegoriler, yedi ölümcül günahın izinde Araf'ı gezerken sunduğu evrensel perspektif, Cennet bölümünde Papalık makamına yaptığı eleştirilerin hepsi zamanının çok ötesinde, çok şaşırtıcı, çok büyüleyici.
Bir de tabii ünlü Beatrice ile -özellikle Cennet bölümünde- yakından tanışmak ve Dante'nin herbiri birbirinden lezzetli kelimeleriyle hemhal olmak pek tarifsiz bir deneyimdi. Anlatıp duruyorum ama sözcük bu işte aslında: tarifsiz. Kendini hazır hisseden her okurun yolu buraya çıksın dilerim.
Bu uzun yolculuğun sonundaki vaziyetimi de yine Dante tariflesin madem: "Ölmedim, ama diri de değilim." :)