Community Reviews

Rating(4 / 5.0, 99 votes)
5 stars
37(37%)
4 stars
25(25%)
3 stars
37(37%)
2 stars
0(0%)
1 stars
0(0%)
99 reviews
March 26,2025
... Show More
موافقم:
"این خصوصیت کتابهایتان است که میپسندم این موضوع که پیوسته مسائل را زیر سؤال میبرید و بعد درباره ی سؤالها هم سؤال میکنید. کتاب هایتان به پاسخ یا راه حلی اشاره نمیکنند. در اغلب کتابهای تان راه حلی وجود ندارد. در آخر فقط رفته رفته متوجه میشوید که سؤال چیست."


بخش مصاحبه‌هاش رو دوست داشتم. حرف‌های استر ساده و خودمونی بودن، گاهی جوری بود که انگار داشتم افکار خودمو میخوندم. افکار و نظریات و تجربیاتش درباره نوشتن و کتاب‌هاش.
ماجراهایی که تعریف می‌کرد گاها الهام بودن براش یا به طور شانسی بعدها اتفاق میافتن و با نکاتی از کتابهاش ارتباط داشتن، خیلی جالب بود این بخشش.
اگر از فن‌های استر هستین کتاب جالب و دانستنی هست براتون.

|تکه کتاب|

▪︎نقل قولی از ویتگنشتاین" و این هم قابل بحث است: زندگی در متن یک کتاب"

▪︎در فرایند نوشتن یا تفکر درباره ی خویش آدم در واقع کسی دیگر می شود.

▪︎تنها کاری که سعی میکنم انجام بدهم این است که فضای کافی در نوشته هایم باقی میگذارم تا خواننده در آن فضا جای بگیرد. چون معتقدم در آخر این خواننده است که کتاب را مینویسد نه نویسنده. در مورد خودم به عنوان خواننده (خواننده ای که بیشتر از کتابهایی که نوشته کتاب خوانده است!) متوجه شدم که تقریباً همیشه صحنه و موقعیتی را از کتابی گرفته ام و با تجربه ی خود وفق داده ام یا برعکس. مثلاً در خواندن کتابی مثل غرور و تعصب در شرایط خاصی متوجه شدم که محل همه ی اتفاقات کتاب خانه ی دوران کودکی ام است. مهم نیست توصیف نویسنده از یک مکان چه قدر دقیق باشد انگار همیشه آن را به چیزی که با آن آشنا هستم تبدیل میکنم. از چند نفر از دوستانم هم پرسیدم که آیا درباره ی آنها هم همین طور است. برای بعضی این طور بود، برای بعضی نه فکر کنم. این موضوع به رابطه ی فرد با زبان خیلی مربوط می شود، این که چه عکس العملی نسبت به کلمات چاپ شده روی کاغذ دارد.

▪︎فکر میکنم آنچه من جست و جو میکنم نوشتن داستانی است که به اندازه ی دنیایی که در آن زندگی میکنیم عجیب باشد.

▪︎زندگی ما واقعا مال ما نیست، متعلق به جهان است.

▪︎به عنوان رمان نویس حس میکنم از نظر اخلاقی متعهد هستم که این وقایع را در کتاب هایم بیاورم و درباره ی دنیا همان طور که آن را تجربه کرده ام بنویسم نه این که کس دیگری به من بگوید که هویت دنیا چیست. هر دقیقه با ناشناخته ها بمباران میشویم به نظر من وظیفه ی من پذیرفتن این تصادفات است این که متوجه همه ی این راز و رمزهای زندگی باشم.

▪︎همه‌ی نویسنده ها، کم و بیش در نوشتن از زندگی خود الهام میگیرند. هر رمانی حالت زندگی نامه‌ی شخصی را دارد. ولی جالب این جاست که چگونه تخیل با واقعیت درهم می‌آمیزد.
March 26,2025
... Show More
Paul Auster tinha um pequeno caderno vermelho de apontamentos.
Daqueles que eu também possuo, só que não é vermelho.

Nele aponto: coisas a fazer, listas de compras, listas disto e daquilo, pequenas frases que ouço e quero tornar mais perenes,...
Paul Auster usava o seu para apontar situações reais que lhe aconteciam ou lhe contavam, que de tão surpreendentes quase parecem inverosímeis.

São 13 capítulos, o último escrito em 1992.
13 Capítulos que correspondem a 13 histórias de situações ou de pessoas que nos mostram que o deja-vu e as coincidências são reais e realmente possíveis de acontecerem.

Para mim, este não é um livro.
Trata-se antes de um aperitivo.
Uma pequena entrada para outra leitura.
Um descanso da vista.

Cada um que leia e construa a sua opinião.
March 26,2025
... Show More
Kuuntelin P:n itsensä lukemana netistä (https://media.sas.upenn.edu/pennsound...). Nämä lyhyet kertomukset ovat Austeria parhaimmillaan ja yksinkertaisimmillaan. Miellyttävä ääni kuunnella myös.
March 26,2025
... Show More
En gång, det känns som i går, hävdade jag likheten mellan ordet översättare och ordet översittare. En annan gång kallade jag Aris Fioretos för "penisen i kravatt". Nä, jag sa det ju inte rätt i ollonet, utan blott här för mina hundra följare och två läsare. Men vi kan vi nog skratta åt i dag, om inte åren i Lund helt tvättat bort göteborgaren i honom.

Just det, den här boken innehåller finfina texter i kategorin sprängda kåserier (ett par litterära referenser från att rendera fyra krumelurer) – och de är tillgängligt översuttna av, ja, min vän Aris.
March 26,2025
... Show More
Totalmente prescindible, pero una divertida lectura de verano. Curiosas, divertidas y espeluznantes coincidencias plagan la vida de Paul Auster.

Me hizo pensar en algunas incribles coincidencias de mi vida, que no son menores, pero seguro nadie publicaría.
March 26,2025
... Show More
Tiene relatos bastante interesantes. Una forma de describir este libro sería "la realidad supera a la ficción".

El libro se compone de relatos cortos de sucesos de la vida del autor y su entorno, las cuales se caracterizan por ser hechos bastantes particulares que son difíciles de creer debido a su contenido, pero que finalmente si pueden pasar en la vida real.

Todo es una coincidencia
March 26,2025
... Show More
ספרון אנקדוטות קצרצר העוסק בעיקר בצירופי מקרים משעשעים, מופרכים ולעיתים מדהימים שקרו באמת בחייהם של פול אוסטר, משפחתו וחבריו.
כתיבה מצוינת. אהבתי.
March 26,2025
... Show More
Bu kitap yakın zamana dair okuma planlarımda yer almıyordu aslında. Ama yanlış zamanda okuduğum ve bu yüzden çok yorulduğum Mısır’dan Çıkış’ın ardından Paul Auster’ın dünyasına geri dönmek istedim ve en hızlı seçeneğim de Kırmızı Defter’di.

Kitap; kısa ve - yazarın beyanını esas aldığımızda- gerçek, kendisinin tecrübe ettiği ya da çok yakın dostlarının kendisine aktardığı on beş öyküden oluşuyor. Açıkcası ben çok fazla Paul Auster kitabı okumadığım için bu konuda genel bir çıkarım yapmam mantıksız. Fakat bu kitapla birlikte, şimdiye kadar okuduğum New York Üçlemesi ve 4321 kitaplarındaki tesadüf, şans ve kader kavramılarının - takıntı demek istemiyorum- kaynağına ya da temeline iniliyor sanki. Zira Kırmızı Kitap sayesinde New York Üçlemesi’nin ilk kitabı Cam Kent’in bir fikir olarak oluşmasını, Paul Auster’ın evine gelen bir yanlış numara aramasından almasını ya da Paul Auster’ın sonunda bir yazar olmasına sebep olan, cebinde düzenli kalem taşıma alışkanlığının sekiz yaşındayken Willie Mays’tan imza şansını kaçırma talihsizliğine dayandığı gibi kadar hayatını şekillendiren pek çok fazla tesadüfü okuyorsunuz. Tabii bütün hikayeler bu kadar gerçekçi değil -yani en azından benim için- hatta biraz fantastik de kalıyor. Ancak en başta dediğim gibi yazarın beyanını esas alarak bu konuyu daha fazla uzatmayacağım. Açıkcası benim için, özellikle de 4321 ve New York Üçlemesi’nden sonra okumak çok iyi geldi, 4321’deki hayat döngülerinin içinde kendi hayatından bıraktığı izleri fark etmek keyifliydi. Eğer kısa öyküler okumayı seviyorsanız hele ki Paul Auster’ın kaleminden şans, rastlantı ve anıların kişiselliği konularını- ben bu konulara bakışına hayran oldum zira- okumaktan keyif alıyorsanız bu kitap da tavsiyedir.

“Cebinde bir kalem varsa, büyük olasılıkla bir gün onu kullanmaya başlamak gelecektir.

Çocuklarıma hep söylediğim gibi, işte ben böyle yazar oldum.”
March 26,2025
... Show More
Auster ile tanışmam tee fakülte zamanlarım ve sonrasında avukatlık staj zamanımda olmayan maaşımdan arttırır, İstiklaldeki Can yayınlarının mağazasından ucu ucab
ucuna para ile almamladır. Çok kıymetli çok hatıra doludur. Yeniden okumaya karar verdim, hayatın bi nebze içinde yer aldıktan sonra toy halimle sevdiğimi yine sever miyim diye. Kelimenin tam anlamıyla vuruldum yeniden.
Auster ile tanışmadıysanız lütfen daha fazla geç kalmayın.
Keyifli okumalar.
March 26,2025
... Show More
Paul Auster'ın başına gelen çeşitli öykülerden oluşan bir kitap. Gerçek olması imkansız tesadüflerle dolu, ama bir yandan da o kadar gerçek. Auster'ın yazarlığa başlaması da bir tesadüf sonucuymuş mesela.
O geceden sonra nereye gidersem gideyim yanımda kalem taşıdım. Cebimde bir kalem bulunduğuna emin olmadan evden dışarı adım atmamak bende bir alışkanlık oldu. O kalemle bir şey yapmayı planladığımdan değil, ama hazırlıksız yakalanmak istemiyordum. Bir keresinde boş elle yakalanmıştım, ama bunun bir kez daha olmasına izin vermeyecektim. Geçen yıllar en azından bana şunu öğretti: Cebinde bir kalem varsa, büyük olasılıkla bir gün onu kullanmaya başlamak gelecektir içinden. Çocuklarıma hep söylediğim gibi, işte ben böyle yazar oldum.

Aynı zamanda Paul Auster'ın çok sevdiğim bir kitabı olan New York Üçlemesi'ni nasıl yazdığını öğreniyoruz. New York Üçlemesi'nin neredeyse ezbere bildiğim o giriş cümlesini aklıma getiriyor.
Her şeyi başlatan yanlış bir numaraydı, telefon gecenin ilerlemiş bir saatinde üç kez çalmış, karşı taraftaki ses birini istemişti, ama o biri kendisi değildi. Çok sonra, başına gelenleri düşünebilecek konuma geldiğinde, rastlantı dışında hiçbir şeyin gerçek olmadığı sonucuna varacaktı. Ama bu, çok sonra oldu. Başlangıçta ortada yalnızca olay ve doğurduğu sonuçlar vardı. Mesele, olayın başka türlü sonuçlanmış olabileceği ya da yabancının ağzından çıkan ilk sözcükle birlikte her şeyin önceden belirlenmiş olması değil. Mesele, hikayenin kendisi; bir anlamı olup olmadığını söylemek de hikayeye düşmez.

Telefon Paul Auster için 3 kez çalmıyor. 3.kez çaldığında neler olacağını merak ediyor ve böylece ilk romanı Cam Kent ortaya çıkıyor. Belki de Auster için telefonun 3.kez çalmamasının bir önemi yok, çünkü kelimelere döküldüğü anda onun için her şey gerçek olur. Gerçek, zihinde canlandırılan hikayelerden farksızdır artık. Paul Auster Quinn olur, Quinn de Paul Auster.

Böyle bir şey gerçekten oldu. Bu kırmızı defter’e yazdığım her şey gibi, bu anlattığım da gerçek bir hikâye.
March 26,2025
... Show More
Todo lo que salía de la pluma de este señor es oro puro. Poco más que añadir.
March 26,2025
... Show More
Kırmızı Defter'de anlatılan rastlantılarla bezenmiş öykülerden, anlatılardan ve deneyimlerden kırmızı kaplı defterimde bahsetmek eminim Paul Auster'ın hoşuna giden bir tesadüf olurdu. Okuduklarım yaşamı anlamaya çalışan birinin geriye dönüp bakmasından ibaretti. Kendi hayatına dair anıların yanı sıra başka hayatlardan edindiği yer yer Yeşilçam sahnelerini aratmayan bu öyküler temelde tek bir noktada birbirine bağlanıyordu. Hepsinin rast geldiği kişi yazarımızın kendisiydi. Ve bahsi geçen kişi yazmaya başlangıcını dahi bir tesadüf ve talihsizliğe bağlayabilen biriydi. Keyif alarak okudum ve etrafımdakilere anlatarak devam ettim. Tesadüflerimle ne yapacağımı kestiremeyen biriyim ama yazmak için kullanmak gayet makul bir çözüm.

Dip not: Stephen King'in Yazma Sanatı'nda bahsettiği bir tesadüfi olay vardı. Tüm kitap boyu aklımın köşesinde yanıp söndü. Gerçek hayatta yaşanan bu rastlantısal olayları yazmaya kalksam her şeyi abartmakla suçlanırım benzeri bir cümleydi. Oysa yaşadıklarımıza "O kadar da olmaz, yok artık!" minvalinde bir tepki vermiyoruz. Bir kez daha King'e hak verdim...
 1 2 3 4 5 下一页 尾页
Leave a Review
You must be logged in to rate and post a review. Register an account to get started.