Community Reviews

Rating(4 / 5.0, 99 votes)
5 stars
32(32%)
4 stars
39(39%)
3 stars
28(28%)
2 stars
0(0%)
1 stars
0(0%)
99 reviews
April 17,2025
... Show More
500 éves szöveg, és az istennek se akar elavulni. Jó, hát bizonyos elemei igen, de sokkal érdekesebb, hogy más elemei meg nem – csak éppen manapság ezt nem balgaságnak, hanem populizmusnak nevezzük. Amit például Erasmus tudomány témakörben elbeszélője szájába ad, azt simán mondhatná akár a jelenlegi amerikai elnök is – már ha eltekintünk attól, hogy a jelenlegi amerikai elnök sosem fog tudni úgy fogalmazni, mint Erasmus.

Amúgy én nem gondolom, hogy ez a szöveg gúnyolódik – sokkal inkább keserű. Merthogy a világ olyannyira a balgaság bűvkörébe esett, és a bölcsesség oly kevés szerepet kap manapság, akár a királyok, akár a teológusok, akár a köznép között keressük (1511! Luther mindjárt kiborítja a bilit!), hogy gondolkodónk joggal zuhan magába – és terápiás céllal megírja hosszú-hosszú levelét Morus Tamásnak: A balgaság dicséreté-t. Ami mellesleg messze nem egyenletes szöveg, főleg azért, mert a könnyedebb szatirikus hangütés és a morózus, „tényközlő” passzusok között ingadozik – nem csoda, ha az olvasó zavarba jön, hogy ez most vicc-e, vagy komoly. Hisz a szatírák célja többnyire az, hogy a humor segítségével sebezhetőnek mutassák azt, ami rossz – de Erasmus elbeszélője időnként olyan fapofával érvel a balgaság elsöprő dinamizmusa mellett, amitől az mindennek tűnik, csak épp sebezhetőnek nem. Hovatovább olyan meggyőző, hogy megfordult a fejemben: leiratkozom a molyról, és inkább követem facebookon a Schobert Norbit.

(Utólagos kiegészítés: 4 csillagnál többet viszont már csak azért sem kaphat, mert bizonyítatlanul egyenlőségjelet tesz balgaság és boldogság közé. Én viszont már láttam balgákat paranoid idegrángásban fetrengeni, csak mert a világ nem volt hajlandó alkalmazkodni a róla alkotott sematikus képükhöz. Mint ahogy láttam már intelligens elégedett embereket is – még ha néha fel is húzták magukat ezen-azon. Szóval a helyzet ennél bonyolultabb.)
April 17,2025
... Show More
Maestralno delo koje vecina, na zalost covecanstva, ne moze da razume.
April 17,2025
... Show More
Erasmus bugün bildiğimiz manada bir deliliği değil, delilik ile cahillik arasında bir noktayı savunuyor. Bilge olarak geçinen insanların aslında ne kadar cahil, saçma sapan işler yaptığını ortaya çıkararak, insanlığın kurtuluşunu delilikte buluyor. Tom Robbins'in "oyunculuk uçarılık değil, bilgeliktir" sözüne benzer bir noktası var.
April 17,2025
... Show More
mój ulubiony moment to trauma dumping przy okazji roastu na wszelkie zgromadzenia monastyczne
April 17,2025
... Show More
«به موقع و به جا خود را به دیوانگی زدن حداکثر عقل را نشان می دهد»..
April 17,2025
... Show More
Deliliğe Övgü olur mu? Tabii ki olmaz dediğinizi duyar gibi oluyorum. Zaten Erasmus'un da amacı bu değil. O insanların övünç duyarak yaptığı nice delilikleri överek yererken, diğer yandan da lazım olan "deliliği" eleştirerek aslında övüyor. Kısacası kitapta Erasmus çağının dini, siyasal ve toplumsal çarpıklıklarını över gibi görünerek eleştiriyor. Bunu da Delilik'in kendisini yaptırıyor. Yani kitapta okurla konuşan Delilik'in kendisidir. Kitap neredeyse 500 yıl önce yazılmasına rağmen güncelliğini koruyan bir eserdir.
Kitapla ilgili daha fazla bilgi ve özet için: http://kitapokurum.blogspot.com/2018/...
April 17,2025
... Show More
CAN I HAVE AN HALLELUJAH?

“To know nothing is the sweetest life.”—Sophocles (Kindle Locations 263-264)

“Give me any instance then of a man as wise as you can fancy him possible to be, that has spent all his younger years in poring upon books, and trudging after learning, in the pursuit whereof he squanders away the pleasantest time of his life in watching, sweat, and fasting; and in his latter days he never tastes one mouthful of delight, but is always stingy, poor, dejected, melancholy, burthensome to himself, and unwelcome to others, pale, lean, thin-jawed, sickly, contracting by his sedentariness such hurtful distempers as bring him to an untimely death, like roses plucked before they shatter. Thus have you, the draught of a wise man’s happiness, more the object of a commiserating pity, than of an ambitioning envy.” (Kindle Locations 701-706).

Who knew there was so much to be said In Praise of Folly? Apparently there is.

In his panegyric of that name, Erasmus, with tongue planted firmly in cheek, and sometimes sounding somewhat like H. L. Mencken to my mind’s ear, says it all. He’s converted me. Bring on passion and frivolity. Stuff reason and wisdom.

Erasmus was a heretic’s heretic—as irascible a curmudgeon as they come. Gotta love ’im. But his writing can be more than a bit tedious to read. Long, long, extra long sentences. Counted 235 words in ONE sentence. I remember being scolded if my sentences went beyond twenty words.

Recommendation: Every student—scholastic or autodidact—should welcome exposure to Erasmus. I’m glad I finally got around to reading him.

“Farewell! live long, drink deep, be jolly, Ye most illustrious votaries of folly!” (Kindle Locations 1793-1794)

Open Road Media. Kindle Edition, 1,828 Kindle Locations
April 17,2025
... Show More
"Medieval humor found its final and complete expression at its highest level of the Renaissance in Erasmus' 'The Praise of Folly,' one of the greatest creations of carnival laughter in world literature."

-Mikhail Bakhtin, "Rabelais and His World"


The definite high point of "Folly" comes about halfway through when Erasmus mocks the Church hierarchy, including the Papacy.

Note on the Princeton edition. The editor and translator attempts to engage in a rather ludicrous exercise of trying to force Erasmus into some kind of logical framework, as if this is an academic exercise for Erasmus, rather than an inspired riff.
April 17,2025
... Show More
This was fun! The flaws of human character have apparently been the same for centuries and will mostly likely remain forever- but Erasmus shows them in such an inventive and light-hearted manner I felt it actually gave me a lot of comfort and perspective.
At the same time I liked the glimpses into specifics of the life in the 16th century - I especially enjoyed discovering all the phrases and proverbs Erasmus uses. I'll probably want to give his Adages a go one day :)

The text for me gets confusingly inconsistent, when Folly claims to be the source of two kinds of behaviour, which for Erasmus himself must have been completely contradictory (that you can feel from the way he describes them) - f.i. a saintly life vs the power hungry life of people who are actually in church offices.
Anyway I tried not to bother about that too much and just enjoy the read.
April 17,2025
... Show More
You know, before I read this, I imagined it was satire.

I couldn't have been more wrong! Indeed, after listening to Dame Folly, goddess extraordinaire, I think I will convert myself wholeheartedly to her teachings.

There has never been a more persuasive tract in literature. Hide thy wisdom, folks! There is no greater treasure than to proclaim just how much folly you possess!


It's especially good for churchmen and writers. The former generally do not know they are being made fun of and the latter can derive a sort of sick satisfaction that they, more than any other breed of fools, exemplify the teachings of Dame Folly.

For who else could go about the rest of their lives putting words down for nothing more than faint praise, outright scorn, and little to no money for their extensive efforts?

Exactly.

:)
April 17,2025
... Show More
предговор драгана стојановића који посветљава сваку нијансу и прелив текста и сензибилитета ће мени заувек ићи уз саму похвалу као да су диптих, нераздвојиви
April 17,2025
... Show More
Desiderius Erasmus'un, çağdaşı ve yakın dostu Thomas More'a ithafen yazdığı felsefi, politik ve sosyolojik yergi.

Erasmus kitap boyunca deliliğe farklı anlamlar atfediyor. Öncelikle, insanın irrasyonel, kendi gibi olan yönüne dikkat çekerek bunu delilikle özdeşleştiriyor. Fakat Erasmus, cehaletin ve bilgisizliğin getirdiği bu tür deliliğin insanın doğasında var olduğunu ve bunun o kadar da kötü olmadığını savunuyor. Bilakis Stoacılık başta olmak üzere aklı ve erdemi merkeze alan, hataya ve günaha yer bırakmayan katı ahlakçı felsefeleri tefe koyup bunları esas delilikle yaftalıyor. Bir başka deyişle kendi doğasından kendini bile bile koparan ve üstelik bunu bilgelik adına yapan kişiyi alaya alıyor, küçümsüyor ve ona ahmak muamelesi yapıyor. Tanrısal bilgiye ulaşmak adına tanrılığa soyunan kimsedense, cehaletiyle ve günahıyla insan gibi insan olanı ahlaken daha üstün tutuyor Erasmus.

"..Filozofların bana karşı çıkıp bağırdıklarını duyar gibiyim. Deliliğe tutunmak zavallılıktır diyorlar, yanılgıya düşmektir, kandırılmaktır, cahilliktir diyorlar. Hayır, tam tersi, insan olmaktır. Niçin zavallık diyorlar, hiç anlamıyorum, çünkü böyle doğdunuz, böyle yetiştiniz, böyle eğitildiniz; hepinizin ortak paydası bu. Türüne sadık kalmak asla zavallılık değildir; insana ille de acımak gerektiğini düşünüyorsan, kuşlarla birlikte uçamıyor, koyun sürüleri gibi dört ayağı üstünde yürüyemiyor, boğa gibi boynuzları yok diye acımalısın. Olaya böyle bakarsan, güzelim bir atı da gramerden anlamıyor, çörek yiyemiyor diye dünyanın en şanssız atı ilan etmen gerekir, aynı şekilde güreş sanatında başarısız diye bir öküze zavallı demen gerekir. O halde gramer bilgisi yok diye bir atı nasıl zavallı sayamıyorsan, bir deliyi de mutsuz sayamazsın; çünkü delilik onun doğasında vardır.."

Erasmus aslında gerçek bilgeliği yermiyor, fakat onun ancak insanın çılgın, akılsız yönünü kabul etmekle ve onunla barışmakla münkün olduğunu savunuyor. Bir nevi esas bilgelik insanın haddini bilmesi ve basitliğini kabul etmesinden geçiyor. Bununsa deliliklerin en büyüğü olduğundan dem vuruyor Erasmus. Çünkü bilgisini ve ahlakını artırırken aynı zamanda 'insan' olduğunu kabullenen bir kişinin farkındalığını başka bir tür delilik olarak yorumluyor ve bunu saygıyla ayrı bir yere koyuyor.

"Aranızda kendisini bilge sanan biri varsa, bilge olmak için önce deli olmalı."

Kitabın son bölümlerinde ise Erasmus yöneticilere, memurlara, hukukçulara, sahte filozoflara, sahte sanatçılara, ilahiyatçılara, mollalara ve kiliseye karşı amansız bir alaya ve aşağılamaya girişiyor. Bu kimseler üzerinden çıkarcılığı, ahlakçılığı, menfaati ve iki yüzlülüğü ifşa ediyor ve bunlara karşı deliliği en basit tanımıyla, yani 'aptallık ve budalalık' olarak kullanıyor.

**

More gibi aklı ve determinizmi tam anlamıyla temsil eden bir düşünüre karşı, onun yanıbaşında en az onun kadar devrimci bir düşünür olan Erasmus'un duyguları ve özgür iradeyi savunmasını çok ilginç buluyorum. Bu iki dost hümanistin birlikte okuyucuya şahane bir fikir çatışması sunduklarını düşünüyorum.
Leave a Review
You must be logged in to rate and post a review. Register an account to get started.