...
Show More
Hayal edelim:
Yolunda giden bir ilişkiniz, fena olmayan bir işiniz var. Bir gün, tamamen tesadüfen, yolunuz bir yabancı ile kesişiyor. Birbirinize ettiğiniz birkaç kelam ile tanık olunan tuhaf bir hadise dışında bir etkileşiminiz yok. Siz hayatınıza kaldığınız yerden devam ederken bu yabancı bir anda yeniden karşınıza çıkıp “onun da sizi sevdiğini” söylüyor. O sırada siz: HA?
***
McEwan beyefendi yine bizi insan ilişkilerinin uçurum kenarına götürmüş. Tam uçtasınız. Aşağısı alabildiğine boşluk. İtişilecek yer değil. Ama itişmeden de işin içinden çıkılamıyor. Ne de olsa siz başlatmışsınız bu aşkı. Yabancı kişi öyle söylüyor. Önce başlatıp sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranmak size yakışır mı?
***
Beşinci kitabını devirdikten sonra artık eminim. Bu adamın kitaplarını kıymetli kılan şey, okura “ben olsam ne yapardım?” sorusunu sordurtması. Okuru bu anlamda hikâyenin aktif bir katılımcısı kılıyor ve kitap sayfasının üzerindeki mürekkep izleri, üç boyutlu bir dünyaya dönüşüyor. Hikayeler anlatmak isteyen biri olarak bu yaklaşımı kendime örnek alıyorum. Okuru kurguya entegre etmenin duyguları sömürerek yahut korkudan altına işeterek değil ve fakat karar mekanizmalarını tetikleyerek de gerçekleştirilebileceğini görmek beni memnun ediyor.
***
McEwan ne yazdıysa gönderin gelsin. Not: “Beton Bahçe”, sen gelme canım, bir işim çıktı.
***
Sevgiler!
Yolunda giden bir ilişkiniz, fena olmayan bir işiniz var. Bir gün, tamamen tesadüfen, yolunuz bir yabancı ile kesişiyor. Birbirinize ettiğiniz birkaç kelam ile tanık olunan tuhaf bir hadise dışında bir etkileşiminiz yok. Siz hayatınıza kaldığınız yerden devam ederken bu yabancı bir anda yeniden karşınıza çıkıp “onun da sizi sevdiğini” söylüyor. O sırada siz: HA?
***
McEwan beyefendi yine bizi insan ilişkilerinin uçurum kenarına götürmüş. Tam uçtasınız. Aşağısı alabildiğine boşluk. İtişilecek yer değil. Ama itişmeden de işin içinden çıkılamıyor. Ne de olsa siz başlatmışsınız bu aşkı. Yabancı kişi öyle söylüyor. Önce başlatıp sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranmak size yakışır mı?
***
Beşinci kitabını devirdikten sonra artık eminim. Bu adamın kitaplarını kıymetli kılan şey, okura “ben olsam ne yapardım?” sorusunu sordurtması. Okuru bu anlamda hikâyenin aktif bir katılımcısı kılıyor ve kitap sayfasının üzerindeki mürekkep izleri, üç boyutlu bir dünyaya dönüşüyor. Hikayeler anlatmak isteyen biri olarak bu yaklaşımı kendime örnek alıyorum. Okuru kurguya entegre etmenin duyguları sömürerek yahut korkudan altına işeterek değil ve fakat karar mekanizmalarını tetikleyerek de gerçekleştirilebileceğini görmek beni memnun ediyor.
***
McEwan ne yazdıysa gönderin gelsin. Not: “Beton Bahçe”, sen gelme canım, bir işim çıktı.
***
Sevgiler!