Community Reviews

Rating(3.8 / 5.0, 24 votes)
5 stars
5(21%)
4 stars
9(38%)
3 stars
10(42%)
2 stars
0(0%)
1 stars
0(0%)
24 reviews
April 25,2025
... Show More
I'm fascinated by the brain and the mind but am not all that scientifically inclined to understand serious neuroscience. This is a good book for middlebrows like me who are fascinated by hard science topics but don't have smarts for hard science. It is a graphic novel of a neuroscience primer. I liked it.
April 25,2025
... Show More
Funny one.

The authors manage to make a pretty clear distinction between the two concepts of mind and brain without ever really discussing the concept of mind at all!

I'm really surprised that it wasn't entitled "Brain"
April 25,2025
... Show More
كـ عادة مقدمات (أقدم لك) بسيطة ومسلية وتناسب مختلف الخلفيات والقراءات.

أنصح به جدا، خصوصا كبداية أو مدخل للتوسع.
April 25,2025
... Show More
کتاب مقدماتی است و با توجه به پیچیده بودن موضوع( ذهن و مغز) نمی‌توان انتظار دقت و جزئیات زیادی داشت.

کتاب با تاریخچه‌ای از دیدگاه انسان نسبت به ذهن و مغز آغاز می‌شود.
باگذر از فرهنگ شفاهی به فرهنگ نوشتاری جهان ذهن و عمل از هم جدا شد. گفتار و اعمال به جهان فیزیکی و بیرونی تعلق دارند در حالیکه افکار و مقاصد و امیال درونی به فضای مجازی که روح/ روان/ ذهن نامیده می‌شود، تعلق دارند

پرسش کلیدی این است که نسبت ذهن و مغز چیست؟
دیدگاه‌های مختلفی نسبت به مغز وجود داشته. مثلن ارسطو معتقد بود جایگاه وقوع حس‌های مختلف قلب است در حالیکه گالن مغز را ایجادکننده‌ی حس‌های مختلف می‌دانست. در دوران رنسانس وسالیوس بر این عقیده بود که روح حیوانی در حفره‌های مغز تشکیل می‌شود.
دو دیدگاه کلی نسبت به مغز وجود داشته:
۱. ذهن یکپارچه و یک کل است.
۲. هر کارکرد ذهن در موضه خاصی از مغز اتفاق می‌افتد.

ادامه دارد....
April 25,2025
... Show More
Mükemmel bir bilgi hazinesi,yormadan,görsellerle defalarca okunabilecek,üzerine çokça düşünebilecek baş ucu hatta,boyutları itibariyle cep hazinesi.
April 25,2025
... Show More
Quick overview on the subject of cognitive neuroscience. Somehow still relevant though incomplete 20 years later when I write this review before tossing the poor book out.

If newer editions keep up this is a useful intro.
April 25,2025
... Show More
Cartea are la bază ideea ca mintea este doar o proprietate (emergentă) a creierului. Autorul îşi propune, printre altele, să arate că mintea este pur şi simplu activitatea organului biologic, creierul. Din punctul meu de vedere el nu reuşeşte acest lucru. Nu vorbeşte nici de originea minţii sociale sau culturale.

Autorul vede creierul ca fiind „compus din mai multe calculatoare naturale care au evoluat pentru a rezolva o anumită problemă urmând propriul set de reguli (algoritm). Fiecare arie cerebrală este ca un computer în reţea iar ceea ce facem are sens numai în contextul activităţii întregului sistem”. Aşadar creierul nu este un computer complex ci o reţea de computere interconectate şi interdependente. Acesta complexitate nu se poate explica prin cuvintele „natural” sau „evoluat”. Niciodată un computer nu se autoasamblează şi nici nu îşi produce propriu său sitem de operare. Trebuie să existe un programator, trebuie să existe unul care să asambleze părţile componente. Apoi calculatorul va funcţiona de unul singur şi va putea lua unele decizii (în limitele programate).

Autorul recunoaşte că poziţia lui privind evoluţia creierului este o simplă presupoziţie. El spune că mintea a evoluat pentru a rezolva probleme întâmpinate de primate în sălbăticie. Cadrul social ar fi necesitat evoluţia minţii ca reacţie la complexitatea lumii sociale. Însă ipoteza nu este deloc satisfăcătoare dacă ne uităm la organisme sociale precum furnicile sau termitele.

Autorul neagă existenţa spiritului (duhului) omului, adică a acelui sine responsabil de comportamentul personal şi care să exercite controlul general. Comportamentul se naşte din acţiuni combinate ale modulelor creierului, deci ale materiei. Astfel moralitatea nu este decât o circumstanţă sau o convenţie umană.

Complexitatea limbajului uman este copleşitor. Nu doar zonele responsabile cu vorbirea şi înţelegerea ale emisferei stângi a creierului au rol activ ci şi multe regiuni ale creierului care sunt activate în situaţii relativ simple. Mintea trebuie să fie mult mai mult decât o funcţie biologică a creierului altfel cum am putea înţelege metaforele sau ironiile subtile? Autorul arată că gândurile devin cuvinte care devin sunete care la rândul lor devin comenzi către muschi. Dar care este originea gândurilor?

O carte foarte usor de citit si inteles avand in vedere ilustratiile bogate, talentate si pline de umor.

Cateva citate:
Mare parte din conversaţia zilnică este o rutină în genere nu acordăm atenţie modului în care vorbim şi ascultăm. Viaţa e prea interesantă pentru a acorda tot timpul atenţie la ceea ce se spune. Gândiţi-vă câte platitudini spunem sau scriem oricât am încerca să le evităm. „Oricât” este o platitudine. La fel şi „platitudine”.

Pentru a înţelege limbajul nu e suficient să recunoşti cuvintele şi propoziţiile; trebuie să le interpretăm sensul dat de vorbitor. Cei care ascultă interpretează ceea ce se spune, felul în care se spune, în lumina cunoştinţelor lor, a contextului în car se află, a dorinţelor lor, a personalităţii vorbitorului, etc.

Dicţionar
Acromatopsie bilaterală = nu mai ai experienţa culorilor, nu le distingi şi nu îţi aminteşti că le distingeai vreodată.
Orbire motorie – vezi fotografic.
April 25,2025
... Show More
Fascinating. It's kinda the Cliff Notes version of neuroscience. Seriously, we are so danged fearfully and wonderfully made! I want to understand every bit of us, but I'm pretty sure my head would explode ;0"
April 25,2025
... Show More
Kafamızın içerisindeki 1.5 kilo civarındaki organ “beyin” ve onun yaptıkları “zihin” üzerine rahat okunur bir çizgibilim. Kitaptaki ilgi çekici iki konuya irdelemek niyetindeyim. Evrim ve Gaipten Sesler.

Evrim

En kıymetli organımızın bu hale gelmesi için milyarlarca yıllık bir süreç boyunca herkes ama herkes büyük çaba sarf etmiş, büyük emek vermiş. Tabii siz hazıra konduğunuz için ona gerekli değeri vermiyor, kıymeti göstermiyor olabilirsiniz. Öyleyse geçmişinize büyük bir ihanet içindesiniz demektir!!! Hiç olmazsa şu deniz tavşanından utanın!

Basit Zihinler 1: Deniz Tavşanı

"Kafasına cam bir çubukla dokunulduğunda Aplysia, solungacını geri çekerek savunmaya geçer." (47)


Burada iki önemli nokta var.
1. Sinir sisteminin birincil amacını görmek, hayatta kalmak! Sonrasında da hayatta kalmaya devam edebilmek için yeni yollar bulmak. Doğada şartlar çetin, yok öyle sosyal devlet. (Bizde de mi yok, hmm)
2. “Ne zaman korkmak gerektiğini bilmek” evrim sürecinin son adımı insanda da bugün hala bu tepkinin bir karşılığı olması. Bu savunma mekanizmasını küçümsemeyin. Refleks olarak verdiğimiz hızlı tepkiler hep bu atalarımızdan bize kalan miras.

Amigdala: dünyadaki cisimlere, henüz korteks onları deneyimlemeden ve tanımadan önce duygusal tepkiyi verir. (83)
Tıpkı evrimin alt basamaklarindaki, beyin korteksi olmayan hayvanlarda da olduğunu düşündüğümüz gibi, amigdala ve diğer limbik yapılar algılar, anımsar ve öğrenirler. (84)


Kitaptaki evrim ile ilgili bölümlerle konuyu açarak devam edelim:

Evrim ve Gelişim

Sinir sistemleri, onlara sahip olan hayvanların hayatta kalma şansını artırdıkları için evrilmişlerdir. Sinir sistemi, hayvanı pasif olmaktan çok davranışa yöneltir; örneğin yiyeceğin kolayca karşısına çıkıp, tehlikenin çıkmayacağını ümit etmektense yiyeceğini aramak ve tehlikelerden kaçınmak gibi. (39)

Zihnin Evrimi

Peki, her şey nasıl bu noktaya erişti? Zihnin, yabanıl ortamda yaşayan primatların karşılaştıkları sorunları çözmek üzere evrildiğini varsayıyoruz.
Renk görüşü, yeşil bitki örtüsü içindeki renkli meyveleri bulmada yararlıdır.
Bellekteki bilişsel haritalar, aynı meyve ağacını bir sonraki gün ya da yıl yeniden bulabilmek için yararlıdır.

Ancak sosyal gruplar halinde yaşadıkları için, primatların fiziksel çevre kadar sosyal çevreyle de baş etmeleri gerekir. Sosyal zeka hipotezine göre beyin/zihin evriminin büyük bölümü fiziksel dünyadan çok, sosyal dünyanın karşamaşıklığına bir tepki olarak gerçekleşmiştir. (162)

Sosyal Zeka

Elbette sosyal olmak büyük bir evrimini garantilemez. Karıncalar bu konuda iyi bir örnek teşkil edebilir. Ne var ki karıncaların birbirlerini birey olarak tanıdıkları söylenemez. Bir işçi karıncanın diğerinden farkı yoktur çünkü hepsi birbirine benzeyen, önceden belirli davranışlar sergilerler. Buna karşılık davranışların büyük bölümünü öğrenen hayvanlar, kolayca gözden çıkarılabilir nitelikte değildir.
Öğrenen hayvanların her birinin alışkanlıkları olabilir ama bunlar bireyler arasında değişiklik gösterir. Bu nedenle de bireyleri tanıma yetisi önem kazanır ve yüz tanımayı yerine getirecek bir beyin sistemi gelişir. Birbirlerini görsel olarak tanıyan hayvanlarda ise hangi bireylerin şu veya bu durumda güvenilir olabileceği ya da olamayacağını bilmek çok geçmeden anlam kazanır.

Böylesi "sosyal alışverişle" meşgul olanlar bir tek insanlar değildir. Bu konuda etkili olabilmek için hayvanların yüz tanımakla kalmayıp bireysel davranışları da tahmin etmeleri gerekir. Başkalarını "kişilikler" olarak deneyimleyebilmeleri gerekir.(163)


Gaipten Sesler

Evrim kadar ilginç bir başka konuya geçelim. Kitap bu konuda çekingen bir tutum almış. Antik Yunan’lara ve cadılara sallamış. Tabii gariplerim bugün tarih oldukları için sallamak kolay, neden bahsediyorum:

Sesler Duymak

Bu da söz konusu kişilerin kendi konuşmalarını ve iç konuşmalarını “sesler” olarak deneyimlediklerini ve sanrılarının da duydukları cisimsiz konuşmacıları açıklama yolunda birer girişim olduğunu ortaya koyar.
İleri sürülen görüşe göre şizofreni hastalarındaki beyin rahatsızlığı, kendi sesiz konuşmaları (düşünceleri) ile dış konuşmaları birbirinden ayırt etme konusunda onları başarısız kılmaktadır. Bu açıdan bize, tanrıların buyruklarını duyan Homeros’un Yunanlarını anımsatır. (157)

Akıl Sağlığı: İnançlar ve Patolojiler
17. Yüzyılda cadılıktan hüküm giyen birkaç kişinin Huntington hastalığına yakalanan torunları oldu. Bu hastalığın belirtileri arasında kıvranma, tik ve yüz ekşitme vardır. Epileptik tarih boyunca bedenlerine kötü ruhların musallat olmasıyla itham edilmiş ve işkenceye maruz kalmışlar. (154)

Yazardan beklediğim soru şu: Her tür mistik olayı bu konulara dahil edebilir miyiz acaba? (Tabii konuyu dağıtmak istememiş de olabilir.) Açıktan değinilmese de şu ifadeler çok şeyi açıklıyor aslında:

Dini toplumlar anormal davranışların doğaüstü açıklamalar getirirler. Modern toplumlar ise bu tür davranışlar için tıbbi patoloji tanısını tercih ederler; özellikle de epilepsi nöbeti gibi fiziksel bir anomalik, sanrılarda olduğu gibi yalnızca zihinsel ise, anlam belirsizliği devam edebilir. (154)

Zirvede bırakıyorum. Kitabı iki açıdan ele alıp iki çok ilginç konuya değindim. Okuması, irdelemesi çok keyifli konular. Ben kitaptan aldığım gazla çok yazarım da durduk yere çarpılmayalım şimdi. Sizi de yormayalım. Ama siz o 1.5 kiloluğun hakkını verin! En azından deniz tavşanın hatırına. :)) Daha derinlere inebileceğimiz başka çalışmalarda görüşmek üzere...

Not: derinlere inebileceğimiz tavsiyeleriniz için şimdiden teşekkürler.
Leave a Review
You must be logged in to rate and post a review. Register an account to get started.