...
Show More
Mitos Yayınları'nın kitap girişine koyduğu katı uyarı nedeniyle alıntısız başlıyorum yorumuma...
Elektra'nın hikayesi ile tanışmam 2012 yılında Konya İl Halk Kütüphanesi'nin hiç unutmuyorum duvara yaslı taraftaki Antik Yunan tiyatroları'nın yer aldığı rafta bulduğum MEB klasiklerinden çıkan baskı ile oldu. Pek tabii, ben de herkes gibi psikolojide ismen atıflanan Elektra kompleksi ile çok az fikir sahibi idim ancak hikaye beni çarpmıştı. Euripides'in de aynı isimde bir tiyatrosunun olduğunu biliyordum ancak okumak 9 yıl sonraya fırsat oldu. Toplamda 3 farklı versiyonu olan bu hikayenin (Üçüncüsü Aiskhylos'a ait) Euripides versiyonu nedense bende Sophokles versiyonu kadar güzel bir etki bırakmadı.
Sanırım bunda, kadına ve erkeğe yönelik Euripides'in alışageldiğim sert ifadeleri bir etken. Toplumsal cinsiyet okumaları yapan kişilerin gözüne hemen batacak bu ifadelerin dönemin koşulları altında değerlendirilmesi gerektiğinde ben de hemfikirim. Ancak yine de okuma keyfimi etkiledi mi? Evet etkiledi. Bir de, fakirlik ile ilgili tespitleri var ki Euripides'in akıllara zarar. Elektra'nın kocası gariban adamın isminin bile olmaması, fakirliği ile karikatürize edilmiş bu adamcağızın yazarına direnir bir biçimde inadına iyilik timsali olması... Hepsi daha ileri tartışmalara gebe.
Bu hikayenin en kafa karıştırıcı boyutu, karakterlerin kaderleri ile boğuşmaları zannımca. Kader kavramını felsefi olarak tartışmaya açmış -belki de istemeden- Euripides. Zira
kitabın sonunda yaşanılan suçluluk travması bunun en basit göstergesi. Ortada bir kötülük var mı yok mu kendileri aslında şüphede değiller. Aslında kendileri kötülük yaptıklarını biliyorlar.
Euripides, belki de mutlak iyinin veya mutlak kötünün olmadığını, iyinin ve kötünün bakış açısına göre değişebildiğini anlatmak istemiş... Bilmiyorum. Açıkçası Sophokles'te bu nasıldı çok zaman geçtiğinden pek hatırlayamıyorum ama yine de okunmalı mı? Muhakkak okunmalı.
M. Baran
20.02.2021
Saati 02:50 etmişiz ya!
Ankara
Elektra'nın hikayesi ile tanışmam 2012 yılında Konya İl Halk Kütüphanesi'nin hiç unutmuyorum duvara yaslı taraftaki Antik Yunan tiyatroları'nın yer aldığı rafta bulduğum MEB klasiklerinden çıkan baskı ile oldu. Pek tabii, ben de herkes gibi psikolojide ismen atıflanan Elektra kompleksi ile çok az fikir sahibi idim ancak hikaye beni çarpmıştı. Euripides'in de aynı isimde bir tiyatrosunun olduğunu biliyordum ancak okumak 9 yıl sonraya fırsat oldu. Toplamda 3 farklı versiyonu olan bu hikayenin (Üçüncüsü Aiskhylos'a ait) Euripides versiyonu nedense bende Sophokles versiyonu kadar güzel bir etki bırakmadı.
Sanırım bunda, kadına ve erkeğe yönelik Euripides'in alışageldiğim sert ifadeleri bir etken. Toplumsal cinsiyet okumaları yapan kişilerin gözüne hemen batacak bu ifadelerin dönemin koşulları altında değerlendirilmesi gerektiğinde ben de hemfikirim. Ancak yine de okuma keyfimi etkiledi mi? Evet etkiledi. Bir de, fakirlik ile ilgili tespitleri var ki Euripides'in akıllara zarar. Elektra'nın kocası gariban adamın isminin bile olmaması, fakirliği ile karikatürize edilmiş bu adamcağızın yazarına direnir bir biçimde inadına iyilik timsali olması... Hepsi daha ileri tartışmalara gebe.
Bu hikayenin en kafa karıştırıcı boyutu, karakterlerin kaderleri ile boğuşmaları zannımca. Kader kavramını felsefi olarak tartışmaya açmış -belki de istemeden- Euripides. Zira
kitabın sonunda yaşanılan suçluluk travması bunun en basit göstergesi. Ortada bir kötülük var mı yok mu kendileri aslında şüphede değiller. Aslında kendileri kötülük yaptıklarını biliyorlar.
Euripides, belki de mutlak iyinin veya mutlak kötünün olmadığını, iyinin ve kötünün bakış açısına göre değişebildiğini anlatmak istemiş... Bilmiyorum. Açıkçası Sophokles'te bu nasıldı çok zaman geçtiğinden pek hatırlayamıyorum ama yine de okunmalı mı? Muhakkak okunmalı.
M. Baran
20.02.2021
Saati 02:50 etmişiz ya!
Ankara